”Öylece” özetle eğitim1 ve bakım ağları2 aracılığıyla bilinçli ve yaratıcı-dönüştürücü özneler yaratmayı amaçlayan bir kolektiftir.
İnanıyoruz ki: “dönüştürücü bir özne olmak” çağımızın çatışmalarıyla yüzleşirken, umudu sadece mümkün değil, aynı zamanda karşı konulmaz kılmaktır; umutsuzluk karşısında geleceğimizi örme gücüne sahip olduğumuzu görmektir; umudu eğitim ile besleyerek daha özgür bir dünyanın tohumlarını ekmektir.
Günümüzün bilinçli yaratıcı öznesinin kendisini ancak toplumsal bir alanın3 inşasında konumlandırarak, fiilen çalışarak ve alanın ihtiyaçlarına dayalı bir sosyal-politik özne haline gelerek gerçekleştirebileceğine inanıyoruz.
1Bir Özgürleşme Eylemi Olarak Eğitim: Freireci bir bakış açısı ile eğitimin bir özgürlük pratiği olması gerektiğine inanıyoruz. “Bankacı eğitim modeli” denen sistemsel eğitime karşılık, “problem oluşturma” modelini, aktif diyalog ve eleştirel düşünmeyi teşvik ederek öğrencilerin bilginin ortak yaratıcıları ve değişim özneleri olmalarını amaçlıyoruz. Freire; gerçek bilginin, bireylerin deneyimleri üzerine düşündükleri ve ardından koşullarını değiştirmek için bilinçli eylemlerde bulundukları sürekli düşünme ve eylem döngüsünden geldiğini savunmuştur. İşte böyle bir süreç, eleştirel bilincin geliştirilmesi ve özgürleşmenin sağlanması için elzemdir.
2Bakım ağları hakkında: Devrimci potansiyelden ve kurucu öznelerden bahsettiğimizde ilk olarak kabul edilmesi gereken şey “heterojenlik”tir. Dünyanın sömürülen ve mülksüzleştirilen nüfuslarının heterojenliğini bir kez kabul ettiğimizde, toplumun herhangi bir genel teorisinin, farklılıkların ve özellikle de farklı yaşam ve hayatta kalma stratejilerinin öz-örgütlenmesinden ve bileşiminden başlamak zorunda kalacağını kabul ederiz. Durdurulmadığı sürece sistemin amansız gelişimi, sadece kapitalistler ve devlet arasında değil, aynı zamanda dış gruplardan insanlarla, cinsiyet veya ırk ayrıcalıkları yoluyla elde ettikleri kırıntıları savunmaktan daha fazla kazanacaklarına inananlar arasında da gerici politika için altyapıyı güçlendirme eğilimindedir. O halde bu bölünmenin üstesinden nasıl gelinir? Bir başlangıç noktası, bu bölünmelerin basitçe kimliklerden değil, hayatta kalma stratejilerindeki farklılıklardan kaynaklandığını kabul etmektir. Sınıf pratiği yalnızca ortak sınıf çıkarlarına yönelik çağrılara dayanamaz. Aynı zamanda, program ve pratikte, ortak sorunlara çözümler geliştirmelidir. Sözler ve radikal eylemler gereklidir ancak yetersizdir. Herhangi bir topluluk hareketi toplumun farklı kesimleri arasında bakım, yeniden üretim ve gündelik dayanışma ilişkileri kurmadan zayıf ve altkültürel eğilimler olarak kalacaktır.
3 Çalıştığımız toplumsal alanlar sadece sisteme karşı bir muhalefet değil, aynı zamanda geleceği inşa etme faaliyetinin de söz konusu olduğu alanlardır.